Hoş geldiniz, Ziyaretçi
Lütfen Giriş yada Kayıt.    Kayıp Parola?

Rububiyet Tevhidi
(1 inceleyen) (1) Ziyaretçi
Alta gitSayfa: 1
BAŞLIK: Rububiyet Tevhidi
*
#40
Rububiyet Tevhidi 14 Yıl, 7 Ay önce Karma: -10
AddThis Social Bookmark Button
RUBUBİYET TEVHİDİ

Rububiyet tevhidi: Allah Teala‘nın her şeyin rabbi, sahibi, yaratıcısı, ortağı olmaksızın tek başına bu kainatta tasarruf sahibi olduğuna itikad etmektir. şüphesiz O Subhenehu, yaratmada, tedbirde ve bütün mahlûkatın işlerinde tasarruf etmede tekdir.

İbn Kayyım el-Cevziyye der ki: ―Allah, her şeyin yaratıcısı ve yarattıkları üzerinde kadir olup hiçbir şey onun rububiyeti dışına çıkmaz. Göklerde ve yerde olanlar O‘nun kuludur, kabzasında ve kahrı altındadır. Medaricu‘s-Salikin (1/34)

Rububiyet tevhidinin anlamı; rububiyet sıfatı olan yaratma, rızık verme, hayat verme ve öldürme sıfatlarında Allah Azze ve Celle‘den ortağı nefyetmek ve O‘nun bu kâinatın yaratıcısı olduğunu ikrar etmektir. Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:

Göklerin ve yerin hükümranlığı O'na mahsustur. Hiçbir oğul edinmemiştir ve hükümranlıkta hiç bir ortağı yoktur. Her şeyi O yaratmış ve bir düzen içinde O takdir etmiştir.” (Furkan 2)

Bu tevhid türü, diğer tevhid türlerinin üzerine bina edildiği esastır. Zira yaratan, malik olan, rızık veren ve tedbir eden tek olarak ibadete layık olandır. Yine celal ve kemal sıfatlarına layık olup her türlü eksiklik ve kusurdan münezzeh olan da yalnız O‘dur.

RASULLER VE RUBUBİYET TEVHİDİNE DAVET

Eski ve yeni insanlık hayatında Allah‘ın varlığına iman konusunda bir müşkil görülmemiştir. Lakin kendisinden baĢkasına ibadetin yönlendirilemeyeceği hak ilahı bilemeyiş problemi devam edegelmiştir. Adem aleyhisselamın nüzulunden beri onun zürriyeti Allah‘a ibadet ederlerdi. Beşeriyet sahih ibadetten inhiraf edip şirke düşünce, Allah konulanı tashih ve insanları yalnız kendisine ibadete davet için rasullerini gönderdi. Bu yüzden kavmini Allah‘ın varlığına iman etmeye çağıran tek bir rasul bulamayız. Davet sadece Allah‘ın tevhid edilmesine yönelik olmuştur. Allah Teala şöyle buyuruyor:

Biz her ümmete, yalnız Allah'a ibadet etmeleri ve taguttan da sakınmaları için bir peygamber gönderdik. Bu ümmetlerden bir kısmına Allah hidayet etmiş; bir kısmına da sapıklık hak olmuştur. Nitekim yeryüzünde bir dolaşın da, (peygamberleri) yalanlayanların akıbetinin ne olgunu görün.(Nahl 36) Çünkü Allah‘ın varlığına iman insanların fıtratlarına ve kalplerine yerleşmiştir.

Kurana muhatap olan müşrikler rububiyet tevhidini kabul ediyorlardı ve ibadet ettikleri putların yaratma, rızık verme, diriltme ve öldürme gibi sıfatlarda Allah‘ın ortağı olduklarına itikadları yoktu. Nitekim Allah Teala pek çok ayette onların bunu itiraf ettiklerini bildirmiştir. Bu ayetlerden birisi de şudur:

Yine de ki: "Yedi tabaka göğün Rabbı ve büyük Arş'ın Rabbı kimdir?" Onlar da diyeceklerdir ki: "Allah'tır." De ki: "O halde hiç korkmuyor musunuz?" (Müminun 86-87)

Müslümanın fıtratında Allah Azze ve Celle‘nin marifeti vardır, lakin Allah Subhanehu‘nun mahlukatına nazar ve tefekkür ile imanını artırır, yaratıcısı olan Allah Azze ve Celle hakkında yakinini kuvvetlendirir.

EHL-İ SÜNNET VE‘L-CEMAATE GÖRE RUBUBİYET TEVHİDİNİN DELİLLERİ

Allah Subhanehu ve Teala‘nın varlığı, rububiyette bir oluşu ve bu kainatta müdebbir oluşu hususunda delile ihtiyaç yoktur. zira bizzat kendisi yaratıcının varlığına delildir. Mahluk, yaratıcısı olmaksızın var olamaz. Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:

Yoksa onlar, hiçbir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar; yahutta onlar, kendileri mi yaratıcıdırlar? Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır, onlar, kesin olarak îman etmiyorlar. (Tûr 35-36)

Şüphesiz insan, yoktan yaratılmıştır. Aslı yokluk olan ise bir şey yaratamaz. Aynı şekilde insan, kendisini yaratamaz. O halde onun bir yaratıcısı, Allah Azze ve Celle vardır:

Allah, her şeyin yaratıcısıdır; O, her şeye vekildir. (Zümer 62)

Rububiyet tevhidine dair deliller sınırlanamayacak kadar çoktur. Var olan her şeyde Allah‘a delalet vardır. Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:

Onun hak olduğu onlar için iyice belirinceye kadar, bütün alemde ve kendi içlerinde delillerimizi onlara göstereceğiz. Rabb'nın her şeye şâhid olması yetmez mi?(Fussilet 53)

Ehl-i Sünnet alimlerinin zikretmiş oldukları delillerden örnekleri şu şekilde verebiliriz:

FITRAT DELİLİ

Allah‘ın varlığına iman, delil veya burhana ihtiyaç bırakmayan fıtrî bir iştir. Selim fıtrat Allah Tebarek ve Teala‘nın varlığını ikrar ve O‘na iman etmek yaratılışındadır. Her akıl sahibi insanın şuurunda bu mevcuttur. İşte bu fıtrî şuur, Halık Subhanehu‘nun varlığına dair sadık delillerdendir. Bu gerçeği, insanların dehrî ve mülhit gruplarından olan ve şiddet anlarında Allah‘a sığınmaktan başka yolları olmayan kimselerden başkası inkar etmez.

Ehli Sünnet alimleri, Allah Azze ve Cellenin insanları hak dini kabul fıtratı üzerine yarattığını tekid etmişlerdir. Bu fıtrat, muarızlardan salim olursa, selamet ve istikamet hali üzere kalır. İbn Cerir rahimehullah Ģöyle demiştir: Ömer b. El-Hattab radıyallahu anh, Muaz b. Cebel radıyallahu anh‘e uğradı ve dedi ki:

Bu ümmetin kıvamı nedir? Muaz dedi ki:

Kurtarıcı olan şu üç şeydir: ihlas ki o fıtrattır; Allah’ın fıtratı ki, insanları o fıtrat üzere yaratmıştır (Rum 30), namaz ki o dindir ve taat ki o korunmadır. Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh:

Doğru söyledin dedi. Mucahid‘den de:

Allah‘ın fıtratı; islam‘dır.dediği nakledilmiştir. İbn Cerir et-Taberi Camiu‘l-Beyan (21/40)

Abdulmelik el-Meymunî‘nin rivayetinde İmam Ahmed b. Hanbel şöyle demiştir: Deriz ki; her doğan, insanların üzerine yaratılmış olduğu ilk fıtrat üzere doğar. Ben: İlk fıtrat din midir? dedim. Evet dedi. El-Hallal; Ahkamu Ehli‘l-Milel (15)

Nefisler, varlıkların göklerin yaratıcısı olan yaratıcı ile var olduklarını zaruri olarak bilme fıtratındadırlar. şüphesiz o yaratıcı, gökleri ve yeri yoktan yaratmış, insanları da ondan yaratmıştır. Nitekim Firavun, Musa aleyhisselama:

Alemlerin rabbi nedir?(Şuara 23) dediğinde Musa aleyhisselam:

Eğer gerçekten inanacaksanız, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin rabbidir(Şuara 24) dedi. Ve şöyle dedi:

Dedi ki: İkinizin rabbi kimdir ey Musa? Dedi ki: Rabbımız her şeye yaratılışını veren, sonra da hidayet edendir. (Taha 49-50)

Ehl-i Sünnet ve‘l-Cemaat alimleri, Allah Teala‘nın beşerî nefisleri kendisinin rububiyetine iman ve ortağı olmaksızın bir oluşunu ikrar fıtratı üzerine yarattığına dair pek çok deliller getirmişlerdir. Bunlardan bazıları şu şekildedir:

Allah Teala şöyle buyurmuştur: Dosdoğru olarak yüzünü dîne, Allah'ın fıtratına çevir ki, insanları o fıtrat üzere yaratmıştır. Allah'ın yaratışında hiçbir değişme yoktur, işte dosdoğru dîn budur; fakat insanların çoğu bilmez.(Rum 30)

İmam İbn Abdilberr, tefsir ehlinin burada fıtrat ile kastedilenin İslam olduğu hususunda icma ettiklerini nakletmiştir. Bkz.: et-Temhid (18/72) İbn Kayyım Şifau‘l-Alil (563)

Ebu Hureyre radıyallahu anh‘ın rivayet ettiği hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra ebeveyni onu Yahudileştirir, Hıristiyanlaştırır veya Mecusileştirir. Buhari (1385) Müslim (2658)

Müslim‘in rivayet ettiği kudsi hadiste de, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Allah Azze ve Celle‘nin şöyle buyurduğunu haber vermiştir:

Kullarımı hanifler olarak yarattım. Sonra şeytanlar onlara geldi ve onları dinlerinden saptırarak, onlara helal kıldıklarımı kendilerine haram ettiler. Müslim (2865)

Bu iki hadisin, Allah Azze ve Celle‘nin kullarını kendisini ikrar fıtratı üzere yarattığına dair delalet yönü açıktır. Bunun üzerine rasullerin daveti, insanlara kalplerinde olanı hatırlatmak olmuştur. Bundan kasıtları yaratıcının varlığını bilmek değil, ancak üzerinde oldukları fıtratta Allah‘ı birlemektir.

Allah Azze ve Celle, insanları göklerde ve yerde bulunan kevni ayetlere nazar ederek tefekkür etmeye davet etmiştir. İnsan, afakta ve enfüste yaygın olan bu kesin delilleri gördüğünde noksanlardan münezzeh olan yaratıcının azametini, kudretini ve ilminin genişliğini müşahede edecektir. Bu konudaki pek çok ayetten bazıları şu şekildedir:

Kurânın hak olduğu onlar için iyice belirinceye kadar, bütün alemde ve kendi içlerinde delillerimizi onlara göstereceğiz. Rabb'nın her şeye şâhid olması yetmez mi?” (Fussilet 53)

Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde mü'minler için nice deliller vardır, hiç görmüyor musunuz?(Zariyat 20-21)

Allah Azze ve Celle, bu delilleri şu ayette bir arada zikretmiştir:

Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlar için faydalı olan şeylerle denizde yüzen gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip de kendisiyle ölümünden sonra yeryüzüne hayat verdiği suda ve orada yaydığı her türlü canlıda, rüzgârları dilediği yöne sevk edişinde ve gökyüzüyle yeryüzü arasında (rüzgâra) tâbi olan bulutlarda, aklını kullanan kimseler için deliller vardır. (Bakara 164)

İmam İbn Mende, Kitabu‘t-Tevhid‘de bir çok bölümler açarak, bu bölümlerde Allah‘ın gökleri, yeri, güneşi, ayı, yıldızları, bulutları, rüzgarları, dağları, havayı, suyu yaratması, insanın yaratılmasını ve onun nutfe halinden alaka haline gelmesi, sonra bir çiğnem et, sonra kemiklerinin oluşması ve diğer yaratılışının tamamlanmasının deliliyle, Allah Azze ve Celle‘nin vahdaniyetine delalet eden çok sayıda ayeti kerime, hadisi şerifler ve selefin sözlerini zikretmiştir. Bkz.:İbn Mende Kitabu‘t-Tevhid (1/113-234)

MUCİZELERİN DELALETİ

Mucize: Hayır ve saadete çağıran harikulade bir iştir. Peygamberlik davası ile birlikte olması, Allah‘ın rasulü olduğunu söyleyen kimsenin doğruluğunu ortaya çıkarır. El-Cürcanî et-Tarifat (282)

Mucize, meydan okuma ile birlikte olup çelişkilerden salimdir. Bazen kayadan deve yavrusunun çıkması, âsânın yılana dönüşmesi, cansız şeylerin konuşması gibi hissî olup göz ve kulakla şahit olunur. Bazen de Kur‘an-ı Kerim mucizesi gibi manevi olup basiretle müşahede edilir.

Mucizelerin Allah Azze ve Celle‘nin varlığına delaleti açıktır. Zira bu, Rasul sallallahu aleyhi ve sellem‘in ve haber verdiği her şeyin doğruluğuna delalet eder. Onun haber verdiği şeylerin en önemlisi ise Allah Subhanehu ve Teala‘nın varlığına iman etmek, O‘nu birlemek ve ortak koşmaksızın yalnız O‘na ibadet etmektir. Yine rasul, mucizenin kendinden olduğunu iddia etmez, Allah katından olduğunu haber verir. Bu da Allah Azze ve Celle‘nin varlığına iman etmeyi gerektirir.

Muhakkak ki, peygambere iman, onu peygamber olarak gönderen Allah Azze ve Celle‘ye de iman etmeyi gerektirir.

İbn Abdilberr şöyle der:Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Sa‘d, Abdurrahman, diğer muhacirlerle ensarın ve Allah‘ın dinine grup grup giren elçi heyetlerinin (Allah hepsinden razı olsun) Müslüman oluşlarına bakan kimse, anlar ki, onlardan her biri Allah Azze ve Celle‘yi ancak peygamberleri risalet alametleriyle tasdik ederek tanımışlardır. Et-Temhid (7/152) Ehl-i Sünnet Akidesi/Ebu Muaz el-Çubukâbâdî
editor
Administrator
Gönderiler: 82
graph
Sitede Değil Kullanıcı bilgilerini görmek için tıklayın
Son Düzenleme: 27/03/2010 22:27 Düzenleyen editor.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
 
Üste gitSayfa: 1

Üye Giriş Formu

Allah yaratılış gayesi yaratılışgayesi davet muhammed melek Kuran Sünnet hadis ayet cennet, cehennem, islam, insan, yazılı, sesli, video, yayın, ebu, said, enes, canlı, tv, abdurrahman, musa, isa, ibrahim, nuh, ıstılah, sohbet, albani, buhari, muslim, tirmizi, nesai, ibn, mace, taberi, kesir, kurtubi, sitte, ebu, davut, davud, sunen, dua,  büyü, cin, sihir, tılsım, ahmed, korunma, edeb, rukye, oruç, namaz, kurban, bayram, ramazan, fıtrat, tevhid, uluv, risale, tahkik, menhec, tahric, nur, muaz, zaman, sema, arş, cübbeli, harun, isa, yahya, vahiy, islami, video, islamivideo, mesnevi, mevlana, guraba, kitap, al, oku, öğren, cd, indir, download, ebu said tasavvuf mevlana fetva ayet ebusaid kitap kays leyla mecnun celalettin celaleddin rumi kimya zahir tecelli vasıf tanımak nitelemek hadis ilim  amel iman nas iman ıstılahşeriathakikathükümkuran sünnet küfür şirk tevhid sünnet kalp hayat zikir iman

Şu anda 176 ziyaretçi çevrimiçi